(Ayet 1) O duvarları o kadar yükseğe inşa ettin ki, dünyayı tuğladan tuğlaya uzak tutmak için ışığı kapattın, gri tonlarında bıraktın. Ama sessizlikte, duyabiliyor musun? Kalbinin yankısı, O taşlara karşı atıyor, ama yine de ayrı duruyorlar. Duvarların yıkılacağı günü mü bekliyorsun? Yoksa her şeyin esiri olarak geride mi kalacaksın? İnşa ettiğin duvarlar yerle bir olacak mı? Aşk adını söylediğinde, sesi duyabiliyor musun? Fırtınadan saklanıyorsun, ama gökyüzü hala mavi, Bırak duvarlar yıkılsın ve ışığın geçmesine izin ver. (Ayet 2) Dışarıdaki dünyadan korkuyorsunuz, onu içeri almaktan korkuyorsunuz, Ama ne kadar güçlü savaşırsanız, o kadar az başlamanıza izin veriyorsunuz. Kalenizin arkasında güneşi görme yetinizi kaybettiniz ama gün yeni başladığında gölgeler bile soluyor. Duvarların yıkılacağı günü mü bekliyorsun? Yoksa her şeyin esiri olarak geride mi kalacaksın? İnşa ettiğin duvarlar yerle bir olacak mı? Aşk adını söylediğinde, sesi duyabiliyor musun? Fırtınadan saklanıyorsun, ama gökyüzü hala mavi, Bırak duvarlar yıkılsın ve ışığın geçmesine izin ver. Derinlere gömdüğün tüm acılar, Arkasına sakladığın duvarlarla yok olmayacak. Ama döktüğün her gözyaşı, zincirleri kırmanın ve ruhunu özgür bırakmanın anahtarı olabilir. İnşa ettiğin duvarlar gece yok olacak mı? Şafak söktüğünde, ışığa çıkacak mısın? Seni içinde tutan korkudan daha güçlüsün, Aşkın kırılmasına izin ver ve hayatın yeniden başlamasına izin ver.