Text
Bir köprü var göğe uzanan,
Altında zulüm, üstünde sefahat,
Robotlar, cyborglar, ve köleler,
Sonsuz bir nefretle yan yana yaşar.
Köprünün üstünde düşman,
Gölgelerin ardından bize bakan.
Makine mi, insan mı, kim bilebilir?
O, Tanrı’nın gölgesi, karanlıkta gizli.
Mimarın elinde bir umut var,
Erdi’nin gözlerinde bir korku.
Uçurtma kayıp, gölgelerde hapis,
Karanlıkta saklanan bu lanetli hapis.
Taşlar havada uçuşurken,
Çığlıklar yankılanır göğü delerken.
Kahrolsun makineler, yeminleri bu,
Nefretle yoğrulmuş bu köprüde ruhları.
Köprünün üstünde düşman,
Gölgelerin ardından bize bakan.
Makine mi, insan mı, kim bilebilir?
O, Tanrı’nın gölgesi, karanlıkta gizli.
Chronys halkı nefretle dolar,
Köprünün altında ezilmiş ruhlar.
İsyan dolu geçmişin izleri,
Hogan’ın öyküsünde yankılanır sesleri.
"Ben Tanrı’nın gölgesiyim,
Bilincim sonsuz, vücudum metal,
Yüzyılların ötesinde…
Sonsuzluk benim ellerimde."
Mimar ve Erdi, hurdaya doğru koşarken,
Gölgelerden kaçıp umut ararken,
Bir kahkaha yankılanır, sessiz bir meydan okuma,
Gölgeyle yüzleşme vakti geldi bu meydanda.
Köprünün üstünde düşman,
Gölgelerin ardından bize bakan.
Makine mi, insan mı, kim bilebilir?
O, Tanrı’nın gölgesi, karanlıkta gizli.
Sonsuz bir döngüde kaybolan ruhlar,
Köprünün üstü, köprünün altı…
Bu savaş bitmez, bu nefret dinmez.